Ege Üniversitesi (EÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü ile Sağlıklı Yaşam ve Beslenme Topluluğu iş birliğinde “Cumhuriyetin 100 Yılı etkinlikleri” kapsamında “Atatürk ve Silah Arkadaşlarının Sevdiği Yemekler” konulu mutfak atölyesi etkinliği düzenlendi.
“Atatürk ve Silah Arkadaşlarının Sevdiği Yemekler Mutfak
Atölyesi”
Ege Üniversitesi (EÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi
Beslenme ve Diyetetik Bölümü ile Sağlıklı Yaşam ve Beslenme Topluluğu iş
birliğinde “Cumhuriyetin 100 Yılı etkinlikleri” kapsamında “Atatürk ve Silah
Arkadaşlarının Sevdiği Yemekler” konulu mutfak atölyesi etkinliği düzenlendi.
EÜ Suat Cemile Balcıoğlu Yerleşkesi Beslenme İlkeleri Laboratuvarında yapılan
etkinliğe EÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Esin Çeber Turfan,
Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğretim üyeleri Doç. Dr. Özge Küçükerdönmez
ve Dr. Öğr. Üyesi Murat Urhan, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Atölye
kapsamında Atatürk’ün sevdiği yemeklerin olduğu sofra canlandırıldı.
Etkinlikte Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğrencisi ve aynı zamanda
Sağlıklı Yaşam ve Beslenme Topluluğu Başkanı Nilce Özdamar tarafından
Atatürk’ün sofrasına dair bilgilendirici bir konuşma yapıldı. Nilce Özdamar,
“Atatürk her konuda olduğu gibi sofrası konusunda da çok özenliydi ve kendine
özgü bazı alışkanlıkları vardı. Örneğin sofradan hiçbir zaman tam doymadan
kalkardı. Tıka basa yemenin hem sağlık için zararlı olduğunu düşünürmüş hem
de bunu bir israf olarak görürmüş. Atatürk’ün baş sofracısı İbrahim Ergüven
anılarından şöyle bahsediyor ‘Her günümüz bayram gibi geçerdi. Atatürk’ün
sofrası sadece bir sofra değildi, adeta bir üniversite sırası gibiydi. Orada çeşitli
fikirler üretilir, konuşulur, tartışılırdı. Herkesin elinden kâğıt kalem eksik
olmazdı, hatta Atam zaman zaman bana da fikrimi sorardı’ Masanın bir yanında
her zaman bir kara tahta olurmuş, bir de tebeşir. Konuklar düşüncelerini orada
yazarçizer ve ifade edermiş her tabağın yanında da mutlaka bir not defteri ve
kalem olurmuş. Atatürk sofrada bile fikre, düşünceye verdiği önemden asla ödün
vermemiş. Halit Atay’a göre Atatürk’ün favori kahvaltısı peynirli omletmiş
aslında. Kahvaltılarını genelde sade bir şekilde yapmayı tercih ediyormuş. Bir
bardak ayran ya da bir kase yoğurtla bir dilim ekmek yiyormuş kahvaltılarında.
Kahvaltıdan sonra gazetesini ve sütlü kahvesini alarak dinlenmeye
çekiliyormuş” dedi.
“Atatürk kahveyi çok severmiş”
Atatürk’ün sıkı bir kahve tiryakisi olduğunu belirten Özdamar, “Atatürk
çok sıkı bir kahve tiryakisiydi. Günlük kahve tüketimin 15 fincana kadar çıktığı
rivayet ediliyor. Öğle yemekleri de kahvaltı gibi sade oluyormuş. En sevdiği
yemek ise kuru fasulye ve pilavmış. Atatürk buna yağlı fasulye dermiş. Her
öğün sıkılmayacağını ifade ettiği rivayet ediliyor hatta. Mutfakta hiçbir zaman
kuru fasulye tenceresi eksik olmazmış. Çocukluğundan kalma en sevdiği lezzet
ise, annesi Zübeyde Hanım’ın yaptığı Selanik usulü ıspanaklı börekmiş. Böreğin
kokusunu Atatürk hiç unutamamış ve zaman zaman mutfaktan canının bu böreği
çektiğini söyleyerek yapılmasını istermiş. Bu böreğin yanında da mutlaka soğuk
ayran içermiş. Türk geleneksel mutfağından çok hoşlanan Atatürk’ün tabii ki
vazgeçemediği bir içecekmiş ayran. Sadece kahvaltıda ve akşam yemeğinde
değil ikindi öğününde bile aslında ayran tüketiyormuş. Akşam sofrası ise zaten
başlı başına bir curcunaymış. Kimler yokmuş ki bu sofrada. Döneminin en ünlü
düşünürleri, yazarları, sanatkârları, bilim insanları. Atatürk sofranın muntazam
düzende olmasını ister, kendisi özellikle sofra düzenini titizce kontrol edermiş.
Akşam sofrasında genelde sebze ağırlıklı yemekler olur, nadiren et ya da tavuk
servis edilirmiş. Atatürk yemek seçiminde de hassas davranır, kurtuluş
savaşından çıkan fakir bir milletin mensubu olduğunu asla unutmazmış. Tatlıyla
ise pek arası yokmuş, gül reçelini seviyormuş. Bazen kendini halsiz hissettiğinde
ise irmik helvası ya da Selanik usulü yanya baklavası tercih ediyormuş. Enginarı
ise hiç yiyemezmiş Atatürk. Hastalığının ilerleyen zamanlarında karaciğere iyi
geldiğini duyunca enginar istemiş fakat enginarın mevsimi değilmiş. Enginar
Hatay’dan sipariş edilmiş fakat gelene kadar maalesef çok geçmiş” dedi.
Etkinlikte Atatürk’ün sofrası canlandırılarak sofraya Atatürk’ün tam boy
görseli, yanında her zaman hazır bulunan tahtası, not defteri ve kalemi konuldu,
fonda sevdiği müzikler çalındı. Etkinlikte farklı yemekler laboratuvarda
hazırlanarak sunuldu. Genelde sade bir kahvaltı tercih ettiği için peynirli omlet
ve gül reçeli, en sevdiği yemek olan etsiz kuru fasulye ve pirinç pilavı, etli
bamya yemeği, karnıyarık, Selanik usulü ıspanaklı börek ve ayran, sevdiği
mezelerden fava, akşam yemeklerinden sonra kendisine eşlik eden sıcak leblebi,
tatlı olarak irmik helvası ve türk kahvesi sofrada yerini aldı. Ayrıca Atatürk’ün
karaciğere iyi geldiği için yaşamının son dönemlerinde yemek istediği ancak ne
yazık ki yiyemediği enginarla yapılmış farklı yemekler (zeytinyağlı enginar,
enginarlı pirinç pilavı, garnitürlü çanak enginar) de hazırlandı ve sofraya
konuldu. Silah arkadaşlarını anmak üzere üzüm hoşafı ve yarım ekmek de
sofraya konularak sofra tamamlandı. Etkinliğe Sağlık Bilimleri Fakültesi
akademik ve idari çalışanları ile öğrencileri katıldı. Yapılan yemeklerin
tadılmasıyla etkinlik son buldu.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
İlk yorumu siz yazın